SANALDA paylaşımın adresi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

SANALDA paylaşımın adresi

SANALDA DOWNLOAD KEYFİ
 
AnasayfaPortalAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Allah'ın sebeplerle yaratması

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
ADMİN_60
admin
admin
ADMİN_60


Mesaj Sayısı : 147
Yaş : 37
Nerden : TOKAT
paylaşım :
Allah'ın sebeplerle yaratması Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Allah'ın sebeplerle yaratması Right_bar_bleue

Kayıt tarihi : 05/01/08

Allah'ın sebeplerle yaratması Empty
MesajKonu: Allah'ın sebeplerle yaratması   Allah'ın sebeplerle yaratması Icon_minitimeC.tesi Ocak 26, 2008 7:00 pm

[size=9]Allah�ın sebeplerle yaratması


Sual: Bir
gayri müslimin sorusu denilerek şu soruluyor: Âlemlere rahmet diyerek
Peygamberinizi herkesten üstün biliyorsunuz. Fen adamlarından mesela
Bill Gates�ten de mi üstündür?
CEVAP
Bu soruyu bir ehl-i
kitap sormaz, soramaz. Çünkü, ehl-i kitap sadece (Sizin peygamber hak
mı?) diye sorabilir. Hak peygamber ise çok şey yapabilir der. Çünkü,
Hazret-i İsa ölüleri diriltmiş, körleri, tedavisi mümkün olmayan
hastalıkları iyileştirmiştir. Musa aleyhisselam da çok mucize
göstermiştir. Bunların da Allah�ın kudretiyle olduğunu bilir. Bu soruyu
ancak bir ateist sorabilir. O ise Peygamber efendimize değil Allahü
teâlâya inanmıyor. Allah�a inansa, Allahü teâlânın her şeye kadir
olduğunu bilse, böyle cahilce soru sormaz. Başka bir ateist de, (Ben
günlerce yıkanmasam başım kirlenir, bitler oluşur. Ben de bit
yaratıcısıyım) diyor. Ateistler yaratmanın ne olduğunu bilmiyor.

Yaratmak iki türlüdür:
1- Hiç yoktan var etmek.
Mesela yerleri, gökleri; göklerdeki gezegenleri, yıldızları ayı güneşi,
suyu, havayı, dağları, denizleri, madenleri, atomları, elektronları,
molekülleri ve hareketlerini yani yoktan var edilen her şeyi Allahü
teâlâ yaratmıştır. (Enam 101)

Mucize, keramet, sihir de yoktan yaratmaktır. Allahü teâlâ, bir şeyi yaratmak istediği zaman ona (OL) der, hemen o var olur. (Yasin 82)

2- Yarattığı bir şeyden, başka bir şey yaratmak.
Öğeleri, oksitleri, asitleri, bazları, tuzları birbiri ile
birleştirerek, parçalayarak milyonlarla organik ve inorganik cisimler
meydana getirmek suretiyle yaratmak.Bugün bilinen 105 basit
cisim [element = eleman, öğe] yok idi. Bunların hepsini sonradan var
etti. Allahü teâlâ, Hazret-i Adem�i topraktan (A.İmran 59), insanları nutfeden (Nahl 4), cinleri ateş alevinden (Rahman 15) canlıları sudan (Enbiya 30) yaratmıştır. İnsanların, hayvanların ve bitkilerin hareketlerini, işlerini de yaratan Allahü teâlâdır. (Saffat 96)
Mesela bir tohumdan ağaç, ağaçtan da meyve yaratması böyledir. Demek
ki, mevcut şeyleri, fiziko-şimik, fizyolojik veya metafizik kanunlarla,
bir şekilden başka hassalı şekillere çevirmek de yaratmaktır.

Allahü
teâlânın âdeti şöyledir ki, her şeyi bir sebep, bir vasıta ile
yaratmaktadır. Sebepleri yapan, var eden, bunlarda aktiflik, etki
kuvveti yaratan da Odur. Cisimlerin fizik ve kimya özellikleri, fizik,
kimya, biyoloji olayları, reaksiyonları, Onun yarattığı sebeplerdir.
Elektrik, ısı, mekanik, ışık ve kimya enerjilerini ve tepkimeleri hasıl
eden çeşitli kuvvet şekillerini sebep olarak yaratmıştır. Bu sebepleri,
cisimleri yaratmasına vasıta kıldığı gibi, insan aklını, insan gücünü
de, kendi yaratmasına vasıta kılmıştır. Mesela, kömürün tutuşma
sıcaklığına kadar ısınarak yanma olayının başlamasına, bir kibrit alevi
sebep olmakta ise de, kömürün oksitlenmesini, yanmasını yaratan Odur.
Kibrit, yanma olayının yaratıcısı değildir.

Bunun gibi, tuz
asidi içinde, çinko eriyip, çinko klorür adında, yeni özellikte bir
bileşik cisim meydana geliyor. Bu iyon şebekesini çinko atomları ve
asit molekülleri yarattı denilemez. Çünkü, çinko klorür denilen iyon
şebekesindeki, çinko ve klorür iyonlarının atomlardan meydana
gelişindeki elektron değişiminde ve bunun sebeplerinde, iyonlar
arasındaki çekme ve itme kuvvetlerinde, çinko ve asit bir şey
yapmamıştır. Çinko klorürün meydana gelmesinde, insan seyirci kalmış,
iyon şebekesini hasıl eden tepkimeyi, özellikleri, kuvvetleri, Allahü
teâlâ yaratmıştır.

Demek ki, insanın aklı ve gücü de, tabiat
kuvvetleri gibi, Allahü teâlânın önceden yarattığı maddeler,
özellikler, kuvvetler, enerjiler arasındaki şartları, dengeleri
değiştirerek, yeni bir dengenin, bir sistemin yaratılmasına bir sebep,
bir araçtan başka bir şey değildir. Arşimet, bir kanun yaratmamış, daha
önce var olan özellikler arasındaki bir bağlantıyı görebilmiştir.
Evlenen de çocuk olmasına ortam hazırlıyor, yoksa çocuk yaratmıyor.
Kirlenip başı bitlenen ateist de bit yaratmıyor. Megafon ve elektrik
ampulü gibi aletlere son şeklini veren Edison, bunları yaratmamış,
yapılmasına sebep olmuştur. Hepsini yaratan Allahü teâlâdır.

Sebeplere kuvvet veren Allahü teâlâdır
Yoktan
yarattıklarının dışında, Allahü teâlâ, bir şeyi yaratmasına, başka
şeyleri sebep yapmıştır. Bu sebepler arasında insan gücü de varsa,
yaratılan şeye Yapay cisim denir. Mesela, cam, TV, bilgisayar yapay cisimdir. Sebepler arasında insan gücü yoksa, buna Tabii cisim
denir. Petrol, deri, ağaç gibi. Bunların kullanılır hale gelmesine
insan gücü de sebep olmaktadır. Bu tabii maddeler için tabiat yarattı,
yapay maddeler için de, insan yarattı denilemez. Mesela, balı arı,
buğdayı toprak, bebeği ana baba yarattı demek gibi yanlış olur. Çünkü
bunlar yaratmıyor, yaratılmaya sebep oluyor.

Allahü teâlânın
her şeyi sebeplerle yaratması sosyal hayata düzen vermektedir. Sebepsiz
yaratsaydı, âlemdeki bu düzen olmazdı. İnsan da ne yapacağını bilemez
ve çalışamazdı. Mikroplar hastalığa, bulutlar yağmura, katalizörler
birçok kimya reaksiyonlarının hızlanmasına; hayvanlar, bitkisel
maddelerin et, süt, bal haline gelmelerine, yapraklar organik
maddelerin sentezine sebep oldukları gibi, insanlar da, uçak, otomobil,
ilaç gibi birçok şeyin yapılmasına sebep olmaktadır. Bütün bu sebeplere
kuvvet veren Allahü teâlâdır. Sebeplere, yaratıcı demek, (Yaratıcı yok,
her şey kendiliğinden olur) demektir ki, akla uygun olmayan cahilce bir
sözdür. Çünkü, yok iken var olmak bir iştir. Fizik ve kimya kanunlarına
göre, her iş, bu işi yapan bir kuvvet olduğunu gösterir.

Demek
ki, daha önce, bir kuvvet kaynağının bulunması, fen bilgilerine göre de
şarttır. Yaratılmış her şey, yaratılmamış bir yaratıcının var olduğunu
gösterir. Çünkü yaratıcının da yaratıcısı olamaz. Yaratılan, yaratık
olur. Yaratıcısız da hiçbir şey var olmaz. Yaratılmamış bir varlık
olmalı ki, her yaratma ona dayanmalı. Dayanmazsa kendiliğinden de
olmayacağına göre, böyle bir şey yok demektir. Yani mevcut her şeyin
varlığı, bunların yaratılmış olduğunu gösterir.

İlk insan olan
Hazret-i Âdem�in varlığı da, bu açıklama ile kolayca anlaşılır. Âdem
babamız olmasaydı, ilk insan olmayacağı için şimdi hiç insan olmaması
gerekirdi. İnsanlar olduğuna göre, ilk insanın varlığı zaruri olur. İlk
insan olmayınca mevcut insanların başlangıcı yok demek olur. Başlangıcı
olmayan ise mevcut olmaz. Yapay cisimlerin nasıl bir yapıcısı varsa,
tabii cisimlerin de bir yaratıcısı vardır. Yapay cisimler kendiliğinden
oldu denemediğine göre, tabii cisimlerin kendiliğinden oldu denmesi
yanlış olur. Tabiatçı bile, (Tabiat yaptı) diyerek her varlığın, bir
yapıcısı bulunduğunu, farkında olmadan açıklamış oluyor.

Kâinattaki
muazzam düzenin tesadüfen olamayacağını anlayan ateist, bir yaratıcının
olduğunu ister istemez kabul ediyor, sonra da, (Yaratıcıyı kim yarattı)
diyor. Onu da bir yaratanın olması gerekir sanıyor. Bu düşüncesinin de
kısır bir döngüye girdiğini görüyor, işin içinden çıkamıyor,
mantıksızlığının kurbanı oluyor. Yaratıcıyı yaratıklara benzeterek
anlamaya çalıştığı için yanılıyor. Yaratıcının da yaratılmış olması
zincirleme olarak sonsuza kadar gittiğini görünce, bunun da imkansız
olduğunu anlıyor. Yani yaratıcı yaratılmış olamaz. Yaratıcıyı da
yaratan olunca bunun sonu gelmez. Yaratıcının yaratılmamış bir varlık
olmasının lazım geldiği açıkça anlaşılmaktadır. Allah�tan başka her
şey, mümkin-ül vücud�tur yani bunlardan herhangi birisi bulunsa da olur, bulunmasa da olur. Ama vacib-ül-vücud olan Allahü teâlâolmasa hiçbir şey olmaz ve mevcut düzen yok olur. Bu açıklamaların, (Allah vardır, birdir, hiçbir şeye muhtaç değildir, her şey ona muhtaçtır. Yaratık değildir. Hiçbir şey ona denk olamaz) mealindeki âyetlere uygun olduğu görülür.

Mucize fenden farklıdır
Bir ateistin, (Peygamberiniz, Bill Gates�tenden mi üstündür)
sorusuna gerekli cevaplar vermiştik. Şunu da söyleyelim ki, iki şey
arasında kıyas yapılırken vazife ve vasıfları arasında bazı
münasebetlerin bulunması lazımdır. Mesela taksi mi üstün, buldozer mi
üstün diye sorulmaz. Birisi hız yönünden üstün, öteki de yıkıp geçmekte
üstündür. Kumar kralı ile yüzme şampiyonu mukayese edilmez. Elma ile
taş mukayese edilmez. 51 kilodaki güreş şampiyonu ile ağır sıkletteki
şampiyon kıyas edilmez. Peygamberle fen adamı kıyas olmaz. Fen adamı
Allahü teâlânın yarattığı şeyleri birleştirerek yeni âletler meydana
getirir. Peygamber ise, Allah�ın kudreti ile birçok harikaların meydana
gelmesine sebep olur. Mesela Peygamber efendimizin mübarek
parmaklarından akan soğuk sular bir orduya yetmiştir.

Bugün
internetle çok uzaklara yazı ve resim gidiyor, ama bizzat kendisi
gidemiyor. Peygamber efendimiz, Mirac olayında, bir anda bizzat kendisi
milyarlarca yıl uzaklıkta olan yıldızlara gezegenlere Cennete ve
Cehenneme gidip gelmiştir. O zamanın müşrik Mekke halkı, buna inanmayıp
nerelere gittin, nereden gittin diye sorular sormuşlardı. Kudüs�e de
uğradım orada namaz kıldım buyurdu. O zaman Ona hiç gitmediği Kudüs
camisinin özelliklerini, kaç penceresi ve kaç direği vardı diye
sordular. Hepsine doğru cevaplar verince birçok kişi imana geldi, ama
müşrikler ve ateistler inanmadı. Bu olay internetle hiç mukayese kabul
eder mi? Birinden yazı ve resim gidiyor, ötekinde bizzat kendisi
gidiyor. Şimdi bu, sadece hayal ediliyor, ışınlama deniyor. Masallarda
oluyor. Ama Mirac gerçektir.

Hatıra şu gelebilir: Bugünkü fen
ilmini Peygamber efendimiz niye bildirmedi? Eshab-ı kiram, (Ya
Resulallah, Yemen�de, hurma ağaçları şu şekilde aşılanıyor ve daha iyi
hurma alınıyor. Biz de o şekilde aşılayıp, daha iyi ve daha bol mahsul
mü elde edelim, yoksa babalarımızdan gördüğümüz gibi mi yapalım?) diye
sordular. Resulullah efendimiz, (Cebrail aleyhisselam gelince, sorup
size uygun olanını bildiririm. Veya biraz düşüneyim. Allahü teâlâ,
kalbime doğrusunu bildirir) demedi. (Tecrübe edin! Bir kısım
ağaçları, babalarınızın usulü ile, başka ağaçları da, Yemen�deki usul
ile aşılayın! Hangisi daha iyi hurma verirse, her zaman o usul ile
yapın!) buyurdu. Yani fennin esası olan tecrübeye güvenmeyi emir
buyurdu. Kendisi melekten anlar veya mübarek kalbine elbette doğar idi.
Fakat, dünyanın her tarafında, kıyamete kadar gelecek Müslümanların,
tecrübeye, fenne güvenmelerini, belli bir sistem içinde çalışmalarına
işaret buyurdu.

Yeri, gökleri ve içindekileri kim yarattı?
Elbette Bill yaratmadı. Bunları yaratmaya kadir olan da en sevdiği kulu
ve peygamberine her şeyi öğretebilir ve her şeyi yaptırabilir. Allah
aciz değildir. Allahü teâlânın kudretinin sonsuzluğundan haberi olmayan
ateist, fen adamını peygamberden üstün sanabilir. Allahü teâlâyı inkâr
eden birinin, Onun Peygamberini kabul etmesi, vazife ve maksadını
anlaması zaten mümkün değildir. Çünkü onun hastalığı başkadır.

Ateist,
sırf İslamiyet�e aykırı diye maymundan türediğine inanır. Ama maymunu
da Allahü teâlânın yarattığını düşünemez. Ateist biyologlar, insan ile
hayvan arasındaki farkı, yalnız madde bakımından inceliyor. Halbuki,
insan ile hayvanlar arasındaki en büyük fark insanın ruhudur.
İnsanlarda ruh vardır. İnsanlık şerefi bu ruhtan gelmektedir. Bu ruh,
ilk olarak Âdem aleyhisselama verildi. İnsanlara mahsus olan bu ruh
hayvanlarda yoktur. Maddeci veya felsefeci bu ruhtan haberi olmadığı
için, insanı maymuna yakın sanıyor. İnsan, maymuna benzese de, insan
insandır. Çünkü ruhu vardır. Maymun ise hayvandır ve bu ruhtan ve ruhun
hasıl ettiği üstünlüklerden mahrumdur.

Farkında olmadan Allah�a inanmak
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sanalda.forumotion.net
ADMİN_60
admin
admin
ADMİN_60


Mesaj Sayısı : 147
Yaş : 37
Nerden : TOKAT
paylaşım :
Allah'ın sebeplerle yaratması Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Allah'ın sebeplerle yaratması Right_bar_bleue

Kayıt tarihi : 05/01/08

Allah'ın sebeplerle yaratması Empty
MesajKonu: Geri: Allah'ın sebeplerle yaratması   Allah'ın sebeplerle yaratması Icon_minitimeC.tesi Ocak 26, 2008 7:00 pm

Sual: Evrende gördüğümüz maddelerin ezeli olması mümkün müdür?
CEVAP
İslam âlimleri diyor ki:
Ezeli
olan şey değişmez. Sonradan olan değişir. Maddenin [elementlerin] fizik
ve kimya özellikleri değişmektedir. Demek ki maddeler ezeli değildir.
Maddeler, ezelde değişmemiş olsalardı, şimdi de, hiç değişmezdi.
Önceden değişmek yoktu, sonradan değişmeler oldu da denilemez. Çünkü,
değişmek için, bir kuvvetin tesir etmesi gerekir. Değişmek sonradan
başlayınca, kuvvetin de, sonradan var olduğu, ezeli olmadığı anlaşılır.


Görülüyor ki, maddenin ezeli olduğunu söylemek, tabiat
kuvvetlerinin sonradan olduklarını, ezeli olmadıklarını ortaya
koymaktadır.

Fen ve tabiat bilginleri, birçok bitki ve hayvan
nesillerinin tükenip yok olduklarını, birçok türlerin de, sonradan
meydana geldiklerini anlamışlardır. Canlı, cansız her şeyin bir ömrü
vardır. Her şeyin ömrü, yani varlıkta kalma zamanı başkadır. Ömrü
saniye ile ölçülen varlıklar olduğu gibi, asırlarca yaşayanlar da
vardır. En uzun ömürlü varlıklar, element denilen basit cisimlerdir.
Bunların
ömürlerinin çok uzun olması, tabiatçıları şaşırttığı için, (Cisimler
yok olur, maddenin fizik ve kimya özellikleri değişir; fakat, madde yok
olmaz)
demişlerdir. Halbuki, maddenin, cisimlerin değişmelerinin sonsuz
olarak, böyle gelip, böyle gideceğini söylemek, ister istemez, ezeli ve
ebedi olan varlığa inandığını söylemek ve kabul etmektir. Bu da Allahü
teâlânın varlığının, öncesiz olduğunu, maddecilerin ve tabiatçıların da
inkâr edemeyeceklerini göstermektedir.

Ateistler, canlı
cansız, her şeyin sonsuz olarak, birbirlerinden meydana geldiklerini,
bu arada, elementlerin hiç yok olmadıklarını söylüyorlar. Halbuki,
elementler de atomlardan meydana gelmiştir. Atom yığınlarıdır. Atomlar
da yoktan var edilmiştir. Elementler sonsuz öncelerde var olup, her şey
bunların çeşitli birleşmelerinden, öncesiz meydana gelseydi, bunları
birleştirmek için, sonsuz öncelerde, muazzam enerjinin, sonsuz kudretin
bulunması gerekirdi. Çünkü, enerji olmadan, atomlar birleşemez. Öncesiz
olması gereken o kudret, her şeyi yoktan yaratanın kudretidir. Demek
ki, ateist de kendi mantığına göre, ister istemez, Allah�ın varlığını
kabul etmiş olmaktadır. Atomlar da, elementler de, sonsuz öncelerde
yoktu, sonradan oldu. Öncesiz olan yalnız Allahü teâlâdır.

Diyorlar
ki: Bir şeyin var olması için, o şeyi meydana getiren şeyin önceden var
olması gerekir. Bunun da var olması için, bunu meydana getiren şeyin de
var olması gerekir. Öncesiz demek, ucu, başlangıcı yok demektir.
Başlangıçta bir şey olmazsa, ondan meydana gelecek şeyler de olmaz.
Mevcut şeylerin hiçbirinin var olmaması gerekir. O halde, her maddenin,
her cins varlığın, önceden yok iken sonradan var edilmiş, tek bir
şeyden çoğaldığı anlaşılmaktadır.

Maddecilerin (sonsuz öncelerde var olmak
= öncesiz var olmak) sözleri, maddeler, cisimler için, mümkün değildir.
Ancak madde olmayan, bir yaratıcı için bu mümkün ve gereklidir.
Varlıkların meydana gelmesinde çelişki olmaması, yani bir başlangıcın
olması için bu şarttır.

Görülüyor ki, ezeli olan yani öncesiz
madde olmayan bir varlık vardır. Bu varlık inkâr edilirse, şu görülen
bütün varlıklar inkâr edilmiş olur. Mevcut varlıkları inkâr etmek
mümkün olmadığına göre, zaruri olarak bunları yoktan yaratan ve kudreti
sonsuz olan bir varlığa inanmak mecburiyeti ortaya çıkmaktadır. Bu
varlık elbette Allahü teâlâdır.

Allah�ın azametini mi gösterir?
Sual:
Allah bir işi yaratırken sebeplerle yaratıyor. Kudretinin büyüklüğünü
göstermek için araya vesileler koyuyor denilebilir mi? Nasıl ki bir
hükümdarın emrinde ona itaat edenlerin çokluğu o hükümdarın azametini
gösterir misali, Cenab-ı Hakkın araya vesileler koyması Onun kudretinin
büyüklüğüne delildir denilebilir mi?
CEVAP
Allah�ın
melekleri ne kadar çok olursa olsun, yarattığı insan ne kadar çok
olursa olsun, hâşâ Allahü teâlânın şerefini artırmaz. Kâfirler ne kadar
çok olursa olsun büyüklüğüne azametine zarar gelmez. Kumandanın emrinde
ne kadar çok insan olursa onun azametini gösterir ama, Allah�ın
azametine etkisi olmaz. Şimdi dünyada Müslümanlar çok az, inanmayanlar
daha çok, Allah�a ne zararı olur?
Allahü teâlâ hadis-i kudside buyuruyor ki:
(Önce
gelenleriniz, sonra gelenleriniz; küçüğünüz, büyüğünüz; dirileriniz,
ölüleriniz; insanlarınız, cinleriniz; en müttekî, itaatli kulum gibi
olsanız, büyüklüğüm artmaz. Aksine olarak, hepiniz, bana karşı duran,
Peygamberlerimi aşağı gören, düşmanım gibi olsanız, ülûhiyyetimden bir
şey eksilmez. Allahü teâlâ, sizden ganîdir, Ona hiçbiriniz lazım
değildir. Siz ise, var olmanız için ve varlıkta kalabilmeniz için ve
her şeyinizle, hep Ona muhtaçsınız.) [Müslim][/size]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sanalda.forumotion.net
 
Allah'ın sebeplerle yaratması
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
SANALDA paylaşımın adresi :: ¯¨´*·~-.¸¸,.-~*´¨GENEL İSLAMİ KONULAR¯¨´*·~-.¸¸,.-~*´¨ :: Genel Dini Konular-
Buraya geçin: